1 Haziran 2009 Pazartesi

Posted by Picasa

24 Mayıs 2009 Pazar

Posted by Picasa
Posted by Picasa
Posted by Picasa
Posted by Picasa
Posted by Picasa
Posted by Picasa
Posted by Picasa
Posted by Picasa
Posted by Picasa

3 Nisan 2009 Cuma

Trabzon Okul Öncesi Eğitimde Türkiye İkincisi


M.NİHAT MALKOÇ

Günümüzde okulöncesi eğitimin önemi geçmişe nazaran çok daha iyi kavranmış gözüküyor. Bir zamanlar lüks ve gereksiz görülen okulöncesi eğitim artık veliler tarafından da benimsenmiş durumda. Bu konuda Trabzon ili kısa zamanda çok büyük mesafe alan bir şehir olarak karşımıza çıkıyor. Artık minikler evde oturmuyor, okullarda öğrenerek sosyalleşiyor.

Trabzon Valisi Nuri Okutan, okulöncesi eğitime çok önem veriyor. O, daha evvel görev yaptığı Siirt ve Sakarya illerinde bu alanda yaptığı başarılı çalışmalarla dikkat çekiyordu. Siirt’te yüzde 4 olan okulöncesi eğitim oranını yüzde 63’e, Sakarya’da yüzde 7’den 72’ye çıkaran ve Vehbi Koç Vakfı Ödülü’ne layık görülen Okutan, Trabzon’a gelince eğitim alanındaki ilk icraatı okulöncesi eğitimi geliştirmek ve daha ileri götürmek oldu. Mevcut durumu tespit etti. Bunun daha ileri götürülmesi için kaynak arayışlarına başladı.

Trabzon Valisi Nuri Okutan, şehrimize vali olarak atanmadan önce bu şehirdeki okulöncesi eğitimde okullaşma oranı sadece yüzde 37’ydi. Bu aslında çok düşük bir rakamdı. Bu oranın bir an evvel yukarı çekilmesi gerekiyordu. İlk sene yoğun çalışmalar yapılarak Trabzon’daki okulöncesi okullaşma oranı yüzde 71’e çıkarıldı. Trabzon okul öncesi eğitimde büyük bir hamle gerçekleştirerek Türkiye 2.si oldu. Okul öncesi eğitimde 33 bin 677 çocuğu okullu yapan Trabzon, önümüzdeki yıl 9 yıllık zorunlu eğitimin uygulanacağı 10 il arasına girdi. Okulöncesi eğitimde birinciliği Amasya, üçüncülüğü de komşumuz Rize elde etti.

Vali Nuri Okutan, Sakarya’da görev yaparken bu büyükşehirde de okulöncesi eğitimde çok büyük mesafeler almıştı. Şimdi Sakarya bu alanda dördüncü durumda. Artık okulöncesi eğitimdeki büyük başarı ve onur Trabzon’a ait… Bu alandaki istatistikler yüzümüzü ağartıyor. Okul öncesi eğitimde Trabzon 3–4 yaş arası çocukların okullaşmasında bin 803 öğrenci ile Türkiye birincisi olurken, 4–5 yaş okullaşmada 6 bin 299 öğrenci ile Türkiye 2.si oldu. 4–6 yaş çocukların okullaşmasında 15 bin 937 öğrenciyle Türkiye 2.si, 5–6 yaş çocukların okullaşmasında ise 9 bin 638 öğrenci ile yine Türkiye 2.si oldu. Trabzon okul öncesi eğitimde 33 bin 677 çocuğu okullu yaparak Amasya’nın ardından Türkiye 2.si oldu.

Trabzon, okulöncesi eğitimde çağ atladı artık… 2002’de Trabzon’da 11 okul, 340 ana sınıfı bulunurken, bugün Trabzon’da 30 okul, 740 ana sınıfına ulaşıldı. Rize’de ise 5–6 yaş grubunda toplam 9 bin 103 çocuğun eğitimi gerçekleştirilerek Türkiye üçüncülüğü onuruna ulaşıldı. Trabzon’daki başarının mimarı olan Vali Nuri Okutan, amaçlarının kurumsallaşmayı sağlayarak okul öncesinde okullaşma oranını yüzde 100’lere ulaştırmak olduğunu söylüyor.

Azmedince her şey başarılabiliyor. İsteyince ve işleri titizlikle takip edince başarı geliyor. İdarecilerde gayret görülünce devlet de yardım elini uzatıyor. Fakat her şeyi devletten beklememek gerekir. Trabzon’daki okulöncesi eğitimde hayırsever kişilerin katkısı da önemli bir yekûn teşkil ediyor. Halk, istemesini bilen idareciye yardım ediyor, yanında yer alıyor.

Okulöncesi eğitimin bu noktaya gelmesinde Trabzon Millî Eğitim Müdürü Selim Yavuz Sandıkçı’nın gayretleri de göz ardı edilemez. O da gece gündüz demeden, okulöncesi eğitim çıtasının daha yukarılara çıkarılması için büyük bir mücadele verdi. Bir ekip çalışması neticesinde bu başarılı noktalara gelindi. Fakat bu konuda yapılacak daha çok iş var. Gelecek seneden itibaren Trabzon’da zorunlu eğitim sekiz yıldan dokuz yıla çıkarılacağı için bunun altyapısının bir an evvel tamamlanması gerekiyor. Özellikle Trabzon merkez dışındaki ilçe okullarında bu alanda aşılması gereken ciddi sorunlar var. Bu hızla ve bu azimle gidilirse o sorunların da kısa zamanda aşılacağına inanıyorum. Trabzon bu alanda ‘birinci’ olmadan valimiz bu işin yakasını bırakmaz. Onun Trabzon’da olması bizler için büyük bir avantajdır.

Okulöncesi eğitim konusunda velilerimizde de azamî bilinç oluşmuştur. Artık veliler bu hususta ayak diretmiyorlar. Hatta çocuklarını okulöncesi eğitime dâhil etmek için birbirleriyle yarışıyorlar. Demek ki ses verince verilen ses yankı buluyor. Sayın Valimize Trabzon’daki okulöncesi eğitime verdiği olağanüstü destekten dolayı teşekkür ediyoruz.

Trabzon Valiliği Yayınları


M.NİHAT MALKOÇ

Güzel Trabzon’umuzda okuma ve kitap adına örnek işler gerçekleştiriliyor. Kitap okuma seviyesi son derece düşük olan şehrimiz Trabzon artık okuyor. Ne oldu da okumayan şehir Trabzon, okuyan şehir Trabzon’a dönüştü? Sihirli bir el mi değdi de bu değişim ve dönüşüm yaşandı? Hayır, sadece yerinde bir kıvılcımla okuma sevgisi ateşi tutuşturuldu.

İsmiyle müsemma bir vali geldi Trabzon’a. O vali şehrimize bir anlamda bilgi ve nur(ışık) saçtı. Onun soyadı da “Okutan” dı. Sakarya’da ve Siirt’te “Okutan Vali” olarak nam salmıştı. Trabzon’a da böyle bir vali gerekiyordu zaten. Neticede bizim valimiz oldu. Trabzonlular, kendilerine böyle çalışkan ve ileriyi gören vali verildiği için bahtiyar oldular.

Trabzon Valisi Nuri Okutan, kolları sıvayarak işe başladı. O, herkesin kendisinden çok şey beklediğinin farkındaydı. Bu beklentileri boşa çıkarmak istemiyordu. Bu düşünceyle yola çıktı Vali Nuri Okutan Bey… Önce kütüphanelerin altyapısını düzenlemekle ve kitap sayısını artırmakla başladı işe… Bu çerçevede, daha önceleri çok pasif olan ve birkaç kitaptan başka eser yayınlayamamış Trabzon Valiliği Yayınlarını zenginleştirdi. 63 tane kitap bastırdı Valilik Yayınları olarak… Bu kitapları Trabzon’un merkezinden en ücra köşesindeki okula kadar dağıttı. Bununla da yetinmeyerek değişik yayınevlerinden öğrencilere faydalı olabilecek kitaplar aldı. Okul kütüphanelerine koli koli kitaplar gitti. Bilginiz olması açısından Trabzon Valiliği’nin kısa zaman içerisinde yayınladığı kitapların listesini sunmak istiyorum size:

“Atatürk ve Millî Kültür(Dr. Müjgan Cumbur), Nutuk(Mustafa Kemal Atatürk), Babalar ve Oğullar(Turgenyev), Battal Gazi Destanı, Beni Tanıyor musunuz?, Beyaz Sessizlik(Jack London), Bize Göre(Ahmet Haşim), Ceza Sömürgesi(Franz Kafka), Çağlayanlar(Ahmet Hikmet Müftüoğlu), Çanakkale Zaferi ve İstiklal Marşı’nın Kabulü, Çocuk Kalbi(Edmando De Amicis), Dede Korkut Hikayeleri, Divan Şiirinden Seçmeler, Falaka(Ömer Seyfeddin), Fatih ve Kısa Oyunlar(A. Turan Oflazoğlu), Heidi(Johanna Spyri), İstiklal Şairi Mehmet Akif(M. Ertuğrul Düzdağ), Kaşağı(Ömer Seyfeddin), Kelile ve Dimne’den Seçmeler(Beydeba), Kış Masalı(William Shakespeare), Kutadgu Bilig’de Kut ve Töre(Sait Başer), Mesnevi’den Seçmeler(Mevlânâ Celâleddin-i Rumî), Müfettiş(Gogol), Ölü Canlar(Nikolai Gogol), Romeo ve Juliet(William Shakespeare), Safahat(Mehmet Akif Ersoy), Seçme Atasözleri, Safahat’tan Seçmeler(Mehmet Akif Ersoy), Seçme Hikayeler(Ömer Seyfeddin), Seçme Konuşmalar(Konfüçyüs), Seçme Türk Masalları, Sergüzeşt(Sami Paşazâde Sezai), Seyahatname’den Seçmeler(Evliya Çelebi), Sokrates Savunuyor(A. Turan Oflazoğlu), Tiryaki Sözler(Cenap Şehabettin), Sokrates’in Savunması(Eflatun), Tom Sawyer’in Maceraları(Mark Twain), Türk Dünyası Masalları-1(Cırttan ile Çilbik), Türk Dünyası Masalları-2(Yartı Kulak), Türk Dünyası Masalları-3(Aldar Köse), Türk Dünyası Masalları-4(Keloğlan ile Kahkaha Hanım), Türk Dünyası Masalları-5(Er Tapıldı), Türk Dünyası Masalları-6(Murkumomo ile Çomotay), Türk Halk Şiirinden Seçmeler, Türk Hikayelerinden Seçmeler, Yahya Kemal’de Türk Müslümanlığı(Sait Başer), Yalnız Efe(Ömer Seyfeddin), Yedinci Mühür(Ingmar Bergman), Yunus Emreden Seçme Şiirler…”

İnternetten araştırdım da hiçbir valiliğin bu kadar çok yayını olduğunu görmedim. Bu çok hayırlı bir hizmet… Bu hizmete sivil toplum kuruluşları ve hayırseverler de destek oluyor. Yani bu kitapların ücreti devletten çıkmıyor. İşi biliyor Sayın Valimiz Nuri Okutan Bey… Bütçemiz yetersiz deyip çaresizleri oynamıyor. Neticede Trabzon şehri kazanıyor.

Bilindiği gibi Trabzon’daki okullarda, resmi dairelerde ve camilerde “Okuma Saati” uygulaması yapılıyor. Yukarıdaki kitaplar 2006–2007 Eğitim-Öğretim yılında Trabzon’da başlatılan “Okuma Saati” uygulaması kapsamında okul kütüphanelerini zenginleştirmek amacıyla Trabzon Valisi Nuri Okutan’ın himayelerinde basımı yaptırılıp öğrencilere dağıtılmıştır. Yani okuyun demekle kalınmamış, okurlara kitap da sağlanmıştır. Bu projede Valimizle birlikte Hasan Dilekoğlu’nun da çok büyük emeği olduğunu söylemek istiyorum.

8 Mart 2009 Pazar

Karadeniz Fırtınası Selçuk Aydın







M.NİHAT MALKOÇ

Trabzon futbolla yatıp futbolla kalkan bir kent… Fakat bu şehirde sporun başka alanlarında da güzel gelişmeler yaşanıyor. Özellikle boks dalında göğsümüzü kabartan, başarıdan başarıya koşan bir Selçuk Aydın’ımız var. Bilindiği gibi geçtiğimiz günlerde Almanya’nın Cuxhaven kentinde Dünya Kıtalararası Orta Sıklet Boks Şampiyonluğu unvanını savunmak için ringe çıkan Selçuk Aydın, Ekvatorlu Luis Hernandez’i nakavtla mağlup etti. Gencecik bir sporcunun kazandığı bu üstün başarı sadece Trabzonluların değil, bütün Türkiye’nin göğsünü kabarttı. Çünkü o, boks yaşantısını Almanya’da sürdürse de yıllardan beri Türkiye adına boks yapıyor. Her zaferde ay yıldızlı bayrağımızı dalgalandırıyor, İstiklal Marşı’mızı söyletiyor. Onun zaferleri Türkiye’nin başarı hanesine yazılıyor. Türkiye’nin ilk Avrupa boks şampiyonu Cemal Kamacı’dan sonra Trabzon’un ve ülkemizin yüzünü güldürüyor genç bir boksör olan Selçuk Aydın… Başarıdan başarıya koşuyor.

Türkiye’nin ve Trabzon’un yükselen gururu olan Selçuk Aydın genç bir boksör… Önünde nice başarılara namzet güzel yıllar var. Gelin onu biraz daha yakından tanıyalım. O, 1983 yılında Trabzon’un Akçaabat ilçesine bağlı Çamlıca Köyü’nde doğmuştur. Yani o, şu an itibariyle 26 yaşındadır. Selçuk Aydın sırasıyla 24 Şubat İlkokulunu, Cumhuriyet Ortaokulu’nu ve Trabzon Lisesi’ni bitirmiştir. Spora ilgi duyduğu için KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi Beden Eğitimi Bölümü’ne girerek bu okulu da başarıyla bitirmiştir. Fakat öğretmen olmayı düşünmemiş, boks alanında kendisini yetiştirmiştir. İyi ki de böyle bir yol izlemiştir.

Selçuk Aydın’ın kendisinden bir yaş küçük olan kardeşi Yalçın Aydın, abisinin en büyük destekçisidir. O da profesyonel boks yaparak Türkiye’yi uluslararası alanda başarıyla temsil etmiştir. Bu iki kardeş çok erken yaşlarda(10 yaşında) boks hayatına başlamışlardır. Onlar memur bir ailenin çocuklarıdır. Selçuk Aydın’ın babası Ali Aydın, Trabzon Devlet Malzeme Ofisi’nde yönetici olarak görev yapmıştır. Annesi de emekli bir ev hanımıdır.

Selçuk Aydın, boksun felsefisini de çok iyi bilen başarılı bir dövüşçüdür. Ona göre “Amatör boks spordur, profesyonel boks ise dövüştür.” İlk eldivenlerini 1993 yılında giyen Selçuk Aydın bir gün başarılı olacağını ve buralara kadar geleceğini hayal ediyordu. Onun içindir ki hep bir dünya şampiyonu gibi düşünüyor ve öyle davranıyordu. Biliyordu ki başarı evvela bu işe inanmakla gerçekleşir. O da inanıyordu ve bu günleri düşlüyordu. O, 1993’te 30 kiloda katıldığı Türkiye müsabakalarında üçüncü olma başarısını göstermişti. Fakat imkânları çok kısıtlıydı o zamanlar… Gelin bu zor yılları en iyisi Selçuk Aydın’dan dinleyelim:

“Küçük bir salonda antrenman yapıyorduk. Elimize giyeceğimiz boks eldiveni yoktu. Bir eldiveni on kişi sırayla giyiyorduk, eldivenler yırtık pırtıktı. Bu eldivenleri de bulduğumuz için kendimizi şanslı sayıyorduk. O dönemlerde Trabzon ve hatta Türkiye’de boks eldiveni bulmak çok zordu. Bu durum babamı rahatsız etmeye başladı ve konuya bir çözüm üretmek amacıyla araştırmalara başladı. Trabzon’daki Rus pazarından kalın eldivenler bulmuştu. Bu eldivenleri Ruslar soğuktan korunmak için kullanıyordu; biraz boks eldivenini andırıyordu ancak bununla boks yapılamazdı; çünkü vurduğun yeri şişiriyordu. Biz bunlarla idman yapıyoruz ama kum torbaları eldivenden beter. Brandadan yapılmış sağlıksız torbalardı. Neyse biz antrenmandan eve geliyoruz babam büyük bir merakla ‘hadi oğlum gösterin bakalım bugün ne öğrendiniz.’ Biz çıkarıyoruz Rus eldivenlerimizi, kardeşim Yalçın’la başlıyoruz birbirimize vurmaya ama canımız çok yanıyor. Ben kardeşime kıyamıyorum vurmaya ancak o bana sağlam vuruşlar yapıyor ve vurduğu her yer ya kanıyor ya da şişiyor, çünkü eldivenlerin koruyucu hiçbir etkisi yok. Tabi ben de bazen sinirlenip kardeşime vuruyorum. Onun yaptığı etkileri de Yalçın’a sorun en iyisi. İşte biz o günlerden buralara geldik. İçimizde memleket sevdası, yüreğimizde kalıba sığmaz bir cesaret… Bana en çok zevk veren şey yabancı ülkelerde kazandığım başarının ardından ülkemin bayrağını göndere çektirerek, İstiklal Marşımızı dünyaya dinletmektir. Bu sevdayla ringlerde vuruyorum.”

Trabzon bir futbol kentidir aslında. Futbol burada bir yaşam tarzıdır. Fakat bu futbol kentinden Selçuk Aydın gibi başarılı boksörler de çıkıyor. Dünya ringlerinde fırtınalar estiren Selçuk Aydın aynı zamanda çok iyi bir Trabzonspor taraftarıdır. O, boks müsabakalarından sonra Trabzonspor bayrağını eline alarak ringlerde dalgalandırmaktadır. Trabzonspor böylelikle futbol oynayarak gidemediği Avrupa’da bedavadan reklam yapmaktadır.

Trabzonlu bir Türk boksör olarak dünya ringlerini rakiplerine dar eden Selçuk Aydın, Trabzonspor sevgisiyle büyüdü. Evleri Avni Aker Stadı’na yakın olduğu için hep o havayı teneffüs etti. Fakat futbolcu olmayı hiç düşünmedi. Bunu da bir söyleşide şöyle dile getirmiştir: “Futbol ve birçok diğer spor dalları bana sadece bir oyun gibi geliyordu. Oysaki boks sadece güçlülerin ayakta kalabildiği reel bir arenaydı. Ben çok hırslı bir çocuktum, kanım kıpır kıpırdı. Diğer sporlar beni tatmin edemezdi bu yüzden kendimi ringlere attım.”

Ülkemizin son yıllarda bokstaki iftihar kaynağı olan Selçuk Aydın, başarının zorluklarla mücadele etmekten geçtiğini çok iyi biliyordu. Alabildiğine hırslı ve bir o kadar da inatçı bir insandı. Bir şeyi yarıda bırakmak onun felsefesinde yoktu. Bunu bugüne kadar kazandığı üstün başarılarda açıkça görebiliriz. Bir noktaya geldikten sonra bütün kapıların kendisine ardına kadar açılacağına olan inancı da tamdı onun. Bütün zorluklara göğüs gererek 1994 yılında 54 kiloda Yıldızlar Avrupa Şampiyonu olmuştu. O, başarılarıyla artık boks millî takımının vazgeçilmezleri arasına girmişti. Hatta lider kişiliği fark edilerek kendisine boks millî takımının kaptanı olma şerefi de bahşedilmişti. Başarıya giden kapıları ardına kadar açmıştı. Ne zaman, nerede, ne yapacağını iyi bilen Aydın, fırsatları iyi kullanmasını bilmişti.

Selçuk Aydın bizden biri; Trabzon’un gözbebeği… Trabzonlu olmakla iftihar eden Aydın, gelenek ve göreneklerine bağlı, milliyetçi ve inançlı bir sporcudur. Ülkesi için yapamayacağı fedakârlık yoktur. O, günlük hayatta hoşgörülü ve merhametli bir insan olsa da ringlerde asla öyle değildir. Usta boksör bunu şu sözlerle ifade etmektedir: “Benim karşımda ringe çıkan kişi her şeyi göze almalıdır, çünkü benim için ring demek tüm toleransların bittiği yerdir. Orada hiç kimseye acımam, unvanına, gücüne, derecesine ve gözünün yaşına bakmam. Bunun için bana karşı yumruk sallayacak adam iyice düşünmelidir. Ring şanın, şerefin, geleceğin, unvanın ve paranın paylaşıldığı yerdir. Bunları kimseye kaptırmam…”

Trabzonlu usta boksör Selçuk Aydın’ın menajer Ahmet Öner’le yollarının birleşmesi boks hayatının dönüm noktası olmuştur. 14 yıllık amatör boks hayatında pek çok haksızlığa uğrayan Selçuk Aydın, Ahmet Öner’in kendisine yaptığı transfer teklifini kabul ederek profesyonel dövüşçülüğe ilk adımını atmıştır. O, ilk profesyonel dövüşünü Almanya’da Marian Gabris’le yapar. Selçuk Aydın bu ilk profesyonel dövüşünde rakibi Marian Gabris’i ilk saniyelerde nakavt ederek çok büyük bir başarıya imza atar. Selçuk o dönemde bir buçuk yıl içerisinde 14 maç yapmış ve bunların 12’sini nakavtla, diğer ikisini de puanla kazanmıştı.

O artık olgunlaşmış, rüştünü ispat etmişti. Selçuk altın kemer peşindeydi. Onun adı dünya boks camiasında duyulmuştu artık. Başarıları rakiplerinin gözünü korkutmuştu. Bu yüzden Dünya Kıtalar Arası Yarı Orta Sıklet kemerinin sahibi bile Selçuk ile ringe çıkmaya korkmuştu. Aydın, sıralama gereği Lucky Lewele ile bu kemer için dövüşme hakkını elde etmişti. Selçuk hayatında dönüm noktası olacak bu müsabakayı memleketi Trabzon’da, hemşehrilerinin desteği altında yapmak istiyordu. Nihayet büyük müsabaka saati gelmiş, zorlu mücadele başlamıştı. Müsabaka sonucunda Selçuk Aydın, rakibi Güney Afrikalı siyahî boksör Lucky Lewele’ı 12 raunt sonunda yenip Dünya Kıtalar Arası Yarı Orta Sıklet Boks Şampiyonu olarak kemeri takmıştı. O daha sonra Rus rakibi Marad Khuzuev’la unvan maçına çıkarak güçlü rakibini henüz ikinci rauntta nakavt etmişti. Artık gözler onun üzerindeydi hep.

Selçuk geçenlerde Ekvatorlu Luis Hernandez’i de nakavtla yenerek unvanını korudu. Onun asıl hedefi dünya şampiyonu olmaktır. Bu başarıyı da yakalayacağına inanıyor ve onu destekliyoruz. Türkiye’nin böyle bir uluslararası başarıya çok ihtiyacı vardır. Trabzonlu ve Trabzonsporlu Selçuk Aydın bu yolda emin adımlarla ilerliyor. Ufukta zafer görünüyor…




23 Ocak 2009 Cuma

Posted by Picasa
Posted by Picasa
Posted by Picasa
Posted by Picasa
Posted by Picasa
Posted by Picasa
Posted by Picasa